Kayıt Tarihi :
2/5/2009 1
Yer : Istanbul
Mesaj Sayısı : 53
39952
VERMEYINCE MABUT NE YAPSIN SULTAN MAHMUT
Forumdaki konuları normal okuyabilmeniz için üye girişi yapmalısınız.
Bazan öyle talihsiz insanlar vardir ki, her isleri ters gider, sanslari gülmez mânâsinda kullanilan bir deyim.
Ziya Pasa'nm dedigi gibi:
Bîbaht olanin bagina bir- katresi düsmez
Baran yerine dürrü güher yagsa semadan
Halk sairleri de bu konuda söyle demisler:
Kara bahtim kem talihim
Tasa bassam iz olur
Agustosta suya girsem
Balta kesmez buz olur.
Bu deyime konu olan hikâyenin kahramani da, böyle talihsiz, bahti gülmezin biriymis. "Tikandi Baba" takma adiyla anilan, sanssiz oldugu kadar saf, basina konmak isteyen devlet kuslarim daha havada iken ürkütüp kaçiran bir adamcagizmis.
Sultan I. Mahmut devrinde, Üsküdar'da yasayan bu sanssiz kisi, yorgancilik yaparmis. Kismetsizligi, daha çocuklugunda baslamis. Testiyi eline verip çesmeye yollasalar, bir kurbaga gelir, muslugu tikarmis. Bos testi ile evine döner, babasina: "Tikandi baba..!' dermis. Çarsiya gönderseler, "Tükendi" diye eli bos dönermis.
Sanssizligi ile o kadar ün kazanmis ki, Sultan Mahmut'un kulagina kadar gitmis. "Seyhi" takma adi ile siirler yazan, ince ruhlu hükümdar, Tikandi Baba adi ile anilmaya baslayan bu bahtsiz kisiyi kendisi görmek için, Lalasini da yanina alip, kiyafet degistirerek Üsküdar'a gitmis.
Hallaç dükkanina varip, kendisi ile konusmus. Bu adamin saf gönlü ve cilveli kaderi hosuna gitmis. Bu garibi sevindirmeye karar vermis.
Yapilacak yardimin, kendi ihsani oldugunu da sezdirmek istememis. Bir tepsi baklava yapilmasini ve her dilimi altina bir altin yerlestirildikten sonra bir zengin konagindan armagan olarak verilmis gibi adamin dükkanina gönderilmesini istemis.
Tepsiyi göndermisler. Adamcagiz çok sevinmis ya, bir tepsi baklavayi yiyip bitirmektense, satip parasi ile dükkana gerekli bazi seyleri almanin daha dogru olacagini düsünmüs.
Padisah, saf adamcagizin baklava tepsisini sattigini ögrenince üzülmüs. Bir kaç hafta sonra, nar gibi bir tavuk göndermis, içinde de altin doluymus. Bu kez adamin komsusu, tavugu kendisine satmasini ister. "Sen fakir bir adamsin, verecegim para ile bir hafta geçinirsin" der. Bu durumu haber alan Sultan Mahmut, öfkelenir. Adami Saraya getirmelerini ister.
Tikandi Baba neye ugradigini sasirir. "Bir kabahat isledim" sanarak tiril tiril titrer. Korkudan yari baygin bir halde, apar topar padisahin huzuruna çikarilir.
Sultan ona güler yüzle korkmamasini söyleyerek, olup bitenleri anlatir. Tikandi Baba hayretler içinde kalarak Padisahin ayaklarina kapanir hem aglar hem de dua ve sükürler eder.
- Bu böyle olmayacak... der Sultan Mahmut.
Seni simdi bir yokusun basina götürecegim, eline bir çember verecekler, o çemberi hizla yokus asagi yuvarlayacaksin. Çember nerede durursa, yokus basindan, durdugun yere kadar olan araziyi, etrafindaki binalarla birlikte sana verecegim... der.
Padisah, maiyetindekiler ve heyecan içindeki Tikandi Baba Topkapi Sarayindan
Saltanat arabalariyla, Mercan Yokusunun basina gelirler. Haberi duyan halk etrafa toplanir. Muazzam bir merakli kalabaligi önünde Tikandi Babanin eline kalbur kasnagindan yapilmis büyücek ve ince bir çember verirler.
Padisah:
- Haydi bakalim Mahmut, firlat su çemberi, kir seytanin bacagim diye emreder.
Zavalli o kadar saskin ve telaslidir ki, çemberi tam dogrultusunda firlatamaz, yana kaçirir.
Sekiz, on arsin gittikten sonra yol kenarindaki bir agaca çarparak, yaylanip geri döner ve Tikandimin tam alnina hizla çarpar.
Iki üç defa tekrarlanan bu çember tecrübesinin de her seferinde bir aksilik çikarak geri teper.
Uzun uzun "La havle, Yâ sabur" çeken Padisah nihayet onu alip Saraya götürür ve Hazineye sokar. Eline kocaman bir kürek verirler, yigin halindeki altin ve elmaslari gösteren Padisah:
- Haydi, der, Daldir su küregi, daldirip dolduracagin kürek ne kadar altun alirsa hepsi senin olacak.
Tikandi Baba bu sefer de küregi ters daldirdigindan küregin kubbesinde ancak bir iki tane altin kalir.
Sair ve ince duygulu Padisah hayretle içini çeker ve:
- Vermeyince Mabud, ne yapsin Mahmut... der.