Günvakti Köyü
 Ana Sayfa
 Günvakti Köyü
 Günvakti Gençlik
 Köyümüzün Tarihçesi
 Askerlerimiz
 Hava Durumu
 Merkez Köy Imami
 Köy Muhtari
 Kavakça Mh. Imami
 ILETISIM
Günvakti Köyü Derneği
 YÖNETIM KURULU
 Tüzügümüz
 Dernek Faaliyetleri
 Etkinliklerimiz
İnteraktif Bölümler
 Resim Galerisi
 Video Galerisi
 Konuk Defteri
 Forum
 Link Panosu
 Üyelerimiz
 Firma Rehberi
Üyelik Sistemi
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni Hatırla   
Üye Ol - Sifremi Unuttum
Ad :
Email :
Mesajınız :
  kadir karaman
  Tüm Islam Aleminin hemserilerimin ve dostlarimin Cuma günü mübarek olsun hayirli cumalar.hayirli bol kazançlar dilerim saglikli huzur içimde   ......
  kadir karaman
   Tüm Islam Aleminin hemserilerimin ve dostlarimin Cuma günü mübarek olsun hayirli cumalar.hayirli bol kazançlar dilerim saglikli huzur içimd   ......
  kadir karaman
  HAYIRLI CUMALAR   ......
 
Şu An 2:59:38 AM - 9/20/2024
Forum Ana Sayfa » » Son Açılan Konular » Son Cevaplanan Konular
Bölüm Hakemleri : (recepka)  
Kayıt bulunamadı!
YazanMesaj
pala
[BABA YORGUN...]


Kayıt Tarihi : 1/16/2008
Yer : KOSTANTIN
Mesaj Sayısı : 80
   39711
Ramazan Hilâli Ile Diger Hilâllerin Sübutu
Forumdaki konuları normal okuyabilmeniz için üye girişi yapmalısınız.

Ramazan Hilâli Ile Diger Hilâllerin Sübutu

45-Ramazan ayi, kamerî aylardandir. Bunlann sübutu hilâllerin, yani yeni aylarin görülmesi iledir. Bunun için Saban ayinin yirmi dokuzuncu günü günesin batisinda insanlarin hilâli arastirmalari bir görevdir. Hilâli görürlerse, ertesi günün Ramazan orucuna baslarlar. Hava bulutlu, dumanli bulunup da hilâl görülemezse, Saban ayini otuz gün olarak tamamlar, sonra oruca baslarlar.

Bununla beraber Saban ayinin hilâlini de, Receb ayinin yirmi dokuzunda arastirmak uygundur. Bu sekilde Sabanin kaç gün oldugu daha iyi anlasilmis olur.

46- Ramazan ayinin yirmi dokuzuncu günü de, günesin batisindan itibaren Sevval ayinin hilâli arastirilir. Görülürse bayram yapilir, görülmezse, Ramazan otuz gün tutulur.

47- Kamerî aylar, bazan otuz, bazan da yirmi dokuz gün olur. Yay seklinde görülen her yeni aya, üçücü gecesine kadar "Hilâl" denildigi gibi, her ayin yirmi altinci, yirmi yedinci gecelerine de "Hilâl" denir. Diger günlerdekine de, sadece Kamer denir.

48- Her kamerî ayin baslangici, ya hilâl görmekle veya ondan önceki ayin günleri otuza tamamlanmakla tesbit edilir.
Hilâl'in çogulu "Ehille"dir. Hilâl görüldügü zaman; "Hilâl! Hilâl!" diye isaret etmek mekruhtur, bir cahiliyet âdetidir.

Hilâl görülünce üç kez tekbir ve tehlilden sonra üç kez söyle demeli: Sonra da: söyle dua etmelidir. (*)

49- Hilâlin günes batisi arkasindan görülmesi geçerlidir. Bunun için hilâl, zeval (ögle) vaktinden önce veya sonra görülse bununla o gün ne oruca baslanir, ne de oruçtan çikilir. Gerçekten bu hilâl gelecek geceye ait bulunmus olur. Bu, Imam Azam ile Imam Muhammed'e göredir. Imam Ebû Yusuf'a göre, zevalden sonra görülen hilâl gelecek geceye ait ise de, zevalden önce görülen bir hilâl evvelki geceye ait olur. Bunun için bu hilâl ile Ramazan veya bayram gerçeklesmis olur. Çünkü bir hilâl iki gecelik olmadikça, âdete göre zevalden önce görülemez.

(Üç Imama göre, gündüzün görülen hilâle itibar edilmez. Bu hilâl mutlaka gelecek geceye aittir. Bu konuda müneccimlerin sözleri de geçerli degildir. Herhalde hilâl geceleyin görülmelidir.)

50- Hava kapali olunca, Ramazan hilâlinin görüldügüne müslim, âkil, balig ve âdil bir kimsenin sehadeti yeterlidir. Bunun hilâl görmüs oldugunu söylemesine dayanarak oruca baslamak gerekir. Bu kimsenin erkek veya kadin olmasinda fark yoktur. Bu halde böyle bir kimsenin sehadetine, yine böyle kimsenin sehadet etmesi de geçerlidir. Bu hususta âdilden maksad, iyiligi kötülügüne üstün gelen kimse demektir. Bu konuda hali kapali olan kimsenin sehadeti de, Sahih olan görüse göre, kabul olunur. Bu sehadet, bir haber demektir, bir din isini bildirmekten ibarettir. Bunda sehadet sözü, dava, mahkeme, hakimin hükmü sart degildir. Ihtiyat bunu kabul etmektir.

51- Hilâli görenin bunu açiklamasi, yani: "Ben beldenin su yerinden veya disindan baktim, hilâli, ufkun su tarafinda bulutun hemen kenarinda veya iki bulutun açik bulunan kisminda su sekilde gördüm," diye açiklamasi gerekir mi, gerekmez mi? Bazi zatlara göre lâzimdir. Fakat saglam rivayete göre lâzim degildir, böyle açiklama yapilmaksizin da sehadet geçerli olur. Bu sehadeti isitenler için oruca baslamak gerekir.

52- Ramazan hilâlini gören bir müslüman için hemen o gece sehadette bulunmak lâzimdir. Hatta bu, evinde beklemesi gereken bir kadin bile olsa, kocasinin veya efendisinin izin vermesine bakmaksizin çikip gördügü hilâl hakkinda sehadet eder; çünkü bu din bakimindan vacib olan bir görevdir.

53- Hilâli gören kimse, eger hâkimi bulunan bir sehirde ise hemen hâkimin huzuruna çikar ve sahidlikte bulunur. Hâkim de durumu ilân eder. Hâkim bulunmayan bir yerde ise, mescide gidip sahidlikte bulunur. Sahid olan kimse âdil olarak biliniyorsa, onun sözüne dayanarak insanlar oruca baslarlar.

(Safiîlere göre, hâkimin hükmü ile bütün insanlara oruç tutmak farz olur. Isterse bu hüküm, yalniz âdil bir sahidin görüsüne dayanmis bulunsun. Hâkimin hükmü ihtilâfi ortadan kaldirir ve baska mezheb sahiblerine de oruç tutmak gerekli olur.)

54- Hilâlin görülmesi, ayin girmesi dogrudan dogruya degil, bir olaya bagli olarak hüküm altina alinabilir. Meselâ: Bir kimse mahkemede bir sahsi dava ederek: "Benim bu kimsede, Ramazanin ilk gününde ödemek üzere su kadar kurus alacagim vardir, simdi ise Ramazan hilâli görülmüstür. Bunun için bu alacagimi bana vermesini istiyorum," dese, borçlu sahis da: "Evet, anlattigi sekilde borcum vardir, fakat henüz Ramazan ayi girmemistir," diye itiraz etmekle hakim, o davacinin hilâli gördüklerine dair getirecegi iki sahidin sehadeti üzerine o borcun ödenmesine hüküm verse, Ramazan hilâlinin gördügüne de hüküm vermis olur.

Hilâl isbat için bu sekilde dava açilmasi, Imam Azam'a göre uygundur. Iki Imama göre, böyle bir davaya gerek yoktur.

55- Yalniz basina hilâli gören kimsenin sahidligi kabul edilmese de, kendisinin oruç tutmasi gerekir. Eger o gün oruç tutmazsa, kaza eder. Bundan dolayi keffaret gerekmez. Çünkü gördügü seyin hilâl degil, bir hayal oldugu düsünülebilir. Bir kimsenin sahidligi hakim tarafindan henüz red edilmeden iftar ettigi taktirde de yine keffaret gerekmez. Çünkü reddedilmek süphesi vardir. Keffaretler ise, süphe ile kalkar. Fakat sehadet kabul edildikten sonra iftar edecek olsa keffaret gerekir. Çünkü bu durumda onun sahidligi hakimin karari ile kuvvet bulmustur.

56- Hava kapali olmayinca, Ramazan, Sevval ve Zilhicce hilâlleri hususunda bir iki kimsenin degil, onlarla beraber kuvvetli bir zan meydana gelecek baska çok kimselerin sehadetleri kabul edilir. Bunlarin sayisini belirlemek idarecinin görüsene baglidir. Bir görüse göre, bunlarin elli erkek olmasi gerekir. Bu hususta sahidlerin belde haricinden olup olmamasi, kuvvetli rivayete göre, fark etmez. Bir görüse göre de, bu durumda belde disindan gelen iki adil sahidin sehadeti kabul olunur. Onlarin daha uygun ve elverisli bir yerden hilâli görmüs olmalari düsünülebilir.

Imam Azam'dan rivayete göre de, bu durumda tasradan gelmis veya gelmemis olsun, iki adil sahidin sehadeti ile yetinilir.
Deniliyor ki, zamanimizda herkes hilâli arastirma görevini yerine getirmek için çalismadigindan, simdi böyle iki sahidin sehadetine güvenmek uygundur.

57- Hava kapali olunca, Sevval ve Zilhicce hilâlleri hakkinda adil iki erkegin veya bir erkek ile iki kadinin sehadetleri kabul olunur. Bu hususta adalet, hürriyet ve sahid sayisi sarttir. Sahidlerin tezkiyeleri de yapilmalidir. Sehadet sözünün ve dava etmenin sart olup olmamasindan ihtilâf vardir.

Hakim ve valisi bulunmayan bir yerde hava kapali oldugu halde, iki adil kimse Sevval hilâlini gördüklerini haber verecek olsalar, insanlarin iftar etmesinde bir sakinca yoktur.

58- Kapali bir havada Ramazan hilâlini yalniz hakim görecek olsa, dilerse yerine birini vekil tayin ederek onun huzurunda hilâli gördügüne sehadet eder, dilerse dogrudan dogruya insanlara oruç tutmalarini ilân eder. Fakat bayram (sevval) hilâlinde böyle bir kisilik sehadet geçerli olmaz. Çünkü bununla bir ibadete son verilecektir. Bununla beraber bu durumda insanlarin hukukuna sehadet manasi da vardir; çünkü oruçtan çikacaklardir.

Insanlarin hukukunda ise, ikiden noksan sahidin sehadeti geçerli degildir. Bunun için idare amiri veya hakim yalniz basina Sevval hilâlini görecek olsalar, ne bayram namazi yerine çikarlar ve ne de insanlara namaz yerine çikmalarini emrederler. Ne de gizli veya asikâr oruçlarini açarlar. Çünkü görülen hilâlin bir hayal olmasi ihtimali vardir.

59- Sevval ayinin hilâli, Ramazanin yirmi dokuzuncu günü, günesin batisi arkasindan arastirilir. Bu hilâli yalniz basina gören kimse, ibadet hususunda ihtiyati gözeterek iftar etmez. Eger iftar ederse, yalniz kaza gerekir. Sehadeti kabul edilmedigi halde de iftar etse, yine yalniz kaza lâzim gelir, keffaret gerekmez.

60- Bir kimsenin sehadetine dayanarak Ramazan orucuna baslamis olanlar, otuzuncu günü Sevval hilâlini görmeseler de, sahih olan görüse göre, oruca son verirler. Hava kapali ve bulutlu olunca, ihtilafsiz bayram yaparlar.

(Safiîlere göre, Sevval için de bir adil sahidin sehadeti yeterlidir, tercih edilen görüs onlarca budur. Hakim bununla karar verince bayram yapilir.)

61- Hava kapali oldugu halde, iki kimsenin sehadetini hakim kabul ederek otuz gün oruç tutulduktan sonra Sevval hilâli görülmese, bakilir:

Eger hava yine kapali ise, ertesi gün iftar ederler. Bunda ittifak vardir. Fakat hava açik ise, bir görüse göre iftar etmezler. Ancak sahih olan diger bir görüse göre, bu durumda da iftar edip bayram yaparlar.

62- Bir belde halki yirmi dokuz gün oruç tuttuktan sonra iki adil kimse; "Biz Ramazan hilâlini, sizin oruca baslamanizdan bir gün önce görmüstük," diye sehadette bulunsalar, bakilir: Eger bunlar, o belde halkindan iseler, uygun olan sahidliklerinin kabul edilmesidir; çünkü bunlar, Allah için yapilacak olan bir sehadeti önceden terk etmislerdir. Fakat uzak bir yerden gelmis iseler, sehadetleri caiz olur; çünkü bunlar, bu sahitliklerinde kinanmazlar.

63- Ramazan ayindan baska aylarin sübutu için, hava kapali ise, en az iki adil erkegin veya bir erkekle iki kadinin sehadetleri gerekir. Hava açik ise, büyük bir cemaatin sehadeti gerekir. Bu cemaat, kesinlik kazandiracak derecede kalabalik ve saglamsa sehadetlerinin kabulü için Islâm olmak sart kilinmaz. Diger bir görüse göre, Ramazan, Sevval ve Zilhicce'den baska diger dokuz ayin hilâlini isbat için, hava kapali olsun veya olmasin, iki adil sahidin sehadetleri yeterli olur. Çünkü bu aylarin hilâllerini görmek için büyük bir topluluk ilgilenmez.

64- Bir belde halki hilâli görmeksizin yirmi sekiz gün oruç tutup da, sonra Sevval hilâlini görecek olsalar, bakilir: Eger Saban hilâlini görüp onu otuz gün saymislarsa, yalniz bir gün kaza ederler. Ramazan ayi yirmi dokuz gün bulunmus olur. Fakat Saban hilâlini görmeksizin onu otuz gün saymislarsa, iki gün kaza etmeleri gerekir; çünkü saban ayinin yirmi dokuz gün olmasi ihtimali vardir.

Fakat bu belde halki yirmi dokuz gün oruç tutup da sonra Sevval hilâlini görseler, üzerlerine kaza gerekmez. Çünkü Ramazan ayi yirmi dokuz gün olabilir.

65- Bir beldede Ramazan orucu, hilâlin görülmesi ile yirmi dokuz gün tutulmus olsa, o beldedeki hastalar da ileride bu Ramazan orucunu yirmi dokuz gün olarak kaza ederler. Fakat böyle bir hasta, o belde halkinin nasil hareket etmis olduklarini bilmezlerse, borcun kesin bir sekilde kurtulmasi için, tam otuz gün kaza orucu tutar.

66- Ayin ve günesin dogmus olduklari yerler, beldelere ve arazi parçalarina göre degisik bulunur. Fakat oruç hususunda kabul edilen görüse göre, bunlarin dogus yerlerine bakilmaz. Fetva buna göredir. Bundan dolayi, bati ülkesinde bulunanlar Ramazan hilâlini görecek olsalar, bunu haber alan dogu bölgelerindeki müslümanlar üzerine de oruç tutmak gerekir. Ancak bir beldedeki görünüs, diger bir belde halki hakkinda geçerli olabilmesi için, bu görünüs hakkinda olan sehadetin hakim tarafindan benimsenip karara baglanmasi lâzimdir. Yoksa sadece bir görüsü haber vermek, hilâli göremeyen memleket halki için bir delil olamaz.

Söyle ki: Bir belde hakimine iki adil adam gelip söyle demelidirler: "Falan memlekette hilâli gördüklerine dair olan sahidlerin sehadetlerini, o memleketin hakimi usulüne göre kabul edip hüküm vermistir." Hakimin hükmü bir senet ve delildir. Bunlar da bu hükme sahidlik etmis olurlar. Artik öteki memleketin hakimi de bu sehadeti kabul ederek ona göre hüküm verebilir. Baska bir memlekette, hilâlin görülmüs ve karara baglanmis oldugunu gelip haber verenler, sözleri inkar edilemiyecek kadar büyük bir çogunluksa, böyle bir hükme ihtiyaç görülmeksizin haber geregi üzere islem yapilir.

67- Oruç hususunda ayin dogus yerlerinin çesitli olusuna ve bunun hesapla belirlenmesine itibar edilmemesi, su hadîs-i serîf ile ayni manayi tasiyan baska hadislere dayanmaktadir.
"Hilâli gördügünüz zaman oruç tutunuz ve hilâli görünce de iftar ediniz."

Bu hadîs-i serîfe göre oruç ile iftar, hilâlin görülmesine baglanmistir. Bundan dolayi müslümanlardan bir kisminin hilâli görmesi ile, oruca esas olan hilâli görme olayi meydana çikmis olur. Böylece farz olan orucu tutma ve bayram yapma geregi hepsine yönelmis bulunur.

Dinin bu hükümleri, hilâlin degisik beldelerde farkli zamanlarda dogusuna itibar edilmesini veya hesab ehlinden sorulmasini emretmemistir. Hilâlin fenne dayanarak görülemeyecegini arastirmak da gerekmemektedir. Çünkü bu fennî arastirma, her yerde ve her zaman mümkün olmaz. Dinin gösterdigi kolayliga da uymaz.

Yine, hilâli haber veren iki haberciden birinin fenne dayanarak haberini, digerinin rüyete (görüse) dayanarak haberini tercih etmek de çok kere uygun olamaz. Çünkü bunlardan birinin hesabda, digerinin görmede hataya düsmesi ihtimali vardir.

(Malikî ve Hanbelîlerin mezheblerine göre de dogusun degisik olmasina itibar olunmaz. Safiîlere göre, aralarinda yirmi dört fersah veya daha çok bir uzaklik bulunan iki beldede, degisik doguslara itibar olunur. Birinde hilâlin görülmesi, digeri için görülme sayilmaz.)

68- Hilâlin dogus yeri degisikliklerine itibar edilmedigine göre, bir belde halki Ramazan hilâlini görüp yirmi dokuz gün oruç tuttuktan sonra bayram yapsalar, diger bir belde halki da yine hilâli görerek otuz gün oruç tuttuklari meydana çiksa, önceki belde halkinin bayramdan sonra kaza olarak bir gün oruç tutmalari gerekir. Çünkü ilk hilâli görüse itibar olunmaz. Bu belde halkinin hilâli bir gün sonra görmüs olmalari ihtimali vardir.

69- Hanefi fikih alimlerinden bazilarina göre, dogus yerlerinin degisik olmasi geçerlidir. Bundan dolayi batida hilâlin görülmesi sebebiyle doguda bulunan müslümanlar için o gün oruç tutmak veya iftar etmek gerekmez. Bu hususta her belde halki, kendi görgüsüne göre islem yapar, oruç tutar, bayram yapar ve kurban keser. Bununla beraber, aralarinda yirmi dört fersahdan az bir uzaklik bulunan iki belde arasinda bu ayrilik mümkün olmaz. Iste böyle birbirine yakin iki beldeden birinde görülen hilâl, digerinde geçerli olur.

70- Ramazan orucuna baslanmasi veya bayram yapilmasi için astronomi ilmini bilen adalet sahibi vakit uzmanlarinin sözlerine bas vurulup vurulamayacagi hususunda fikih alimleri arasinda iki görüs vardir. Sahih kabul edilen çogunlugun görüsü, bu konuda onlarin sözü kabul edilmez. Öyle ki, bir vakit uzmaninin yaptigi hesab ile kendisinin islem yapmasi bile caiz degildir. Gerçekten fennî hesablar kesin ise de, bu hesablari yapanlarin hata yapmayacaklari kesin degildir. Bundan dolayi takvimler arasinda daima ayrilik görülmektedir.

Bununla beraber, her yerde böyle ince hesablar yapilabilecek insanlar bulunamayacagindan bunlarin sözlerine basvurmak geregi, özellikle sahra gibi yerlerde ve daginik bir halde yasayan müslümanlar için zorlugu gerektirir. Halbuki seriat bu hususta kolaylik göstermistir. Bir hadîs-i serîfde buyurulmustur:
"Hilâli gördükten sonra oruç tutunuz ve hilâli gördükten sonra iftar ediniz (bayram yapiniz). Size hava kapali olunca da, Saban ayini otuza tamamlayiniz."

Anlasiliyor ki, seriaat orucu, hiç bir zaman degismeyecek temelli ve basit olan, herkes tarafindan anlasilip kabul edilecek olan bir delile baglanmistir ki, o da hilâlin görülmesidir.

Gerçekten müneccimlerin sözleri hesab kurallarina dayanir. Fakat aralarinda çok kere ayrilik bulunmakta, sözleri kararli bulunmamaktadir. Bir de hesaba nazaran kamerî aylar, mutlaka otuz veya yirmi dokuz gün olmayip az çok kesirli bulunmaktadir. Seriat ise, orucun ya tam otuz veya tam yirmi dokuz gün tutulmasini emretmistir.

Azinlik olanlara ait diger bir görüse göre, bu konuda vakit uzmanlarinin ve müneccimlerin sözlerine basvurulabilir. Bunlarin sözlerine güvenmekte bir sakinca yoktur. Fikih alimlerinden Muhammed ibni Mukatil, onlarin kendi aralarinda fikir birligi yaptiklari sözlerine güvenir ve onlardan sorardi. Ancak bu konuda onlardan bir toplulugun fikir birligi yapilmis olmasi lâzimdir. Kadi Abdülcebbar da; "Müneccimlerin sözlerine güvenmekte bir sakinca yoktur," demistir.

Memleketimizde bir müddetten beri, bu görüse uygun olarak kamerî aylar Rasathane tarafindan bir belge halinde tayin edilmektedir.

(Malikî ve Hanbelî fikih alimlerine göre müneccimlerin sözlerine güvenilmez. Bunun için onlarin sözleri ile herkes için oruca baslamak gerekmez. Yalniz Malikîlerce, güvenilir bir görüse göre, müneccimler kendi hesablari ile islem yaparak oruç tutabilirler. Müneccimlerden isitip dogru olduguna kuvvetle inanan kimse de, onun hesabina dayanarak oruca baslayabilir.

Safiîlerce de müneccimin sözü, kendi hakkinda ve kendisini dogrulayan kimse hakkinda geçerli ise de, tercih edilen görüse göre, bütün insanlar için geçerli degildir. Buna göre, müneccimin sözü üzerine herkesin oruca baslamasi vacib olmaz. Safiîlerden yalniz Imam Sübkî'nin bu konuda bir eseri vardir.

Bu sahis, hesabin kesin oldugunu göz önüne alarak müneccimlerin sözlerine güvenilecegine inanmistir. Fakat diger Safiî olan alimler tarafindan bunun sözü kabul edilmemistir.)




(*) "Hilâle hayrin ve rüsdin! Amentü billâhillezî halekake.
Elhamdü lillâhillezî zehebe bisehrin keza ve cae bisehrin keza. Allahümme ahlilhü aleyna bil-emal ve'l-imani vesselâmeti vesselam."
Anlami: "Ey hayir ve salah hilâli? Seni yanatan Allahü Teâlâ'ya iman ettim. Su ayi (Sabani) götürüp bu ayi (Ramazan) getiren Yüce Allah'a hamd olsun, Allah'im! Bu ayi bizlere emniyetle, imanla, selâmet ve selâmla bulundur."


BU VATANI KARSILIKSIZ SEVEBILENLERIN MEKANI (GÜNVAKTIGENÇLIKA)
Yukarı ayhandikmen37@hotmail.com Bu Konudan Şikayetçiyim.!


Sayfalar :

Forumdaki konulara cevap yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.


 
   Ana Sayfa    Foto Galeri    Ziyaretçi Defteri    Iletisim