Kayıt Tarihi :
1/16/2008
Yer : KOSTANTIN
Mesaj Sayısı : 80
39711
ORUÇ TUTMAYI MÜBAH KILAN ÖZÜRLER
Forumdaki konuları normal okuyabilmeniz için üye girişi yapmalısınız.
Oruç Tutmamayi Mubah Kilan Özürler
160- Asagidaki on sebebden ötürü oruç tutmamak veya tutulmus bir orucu bozmak mubahtir:
1) Yolculuk: Ramazanda en az üç günlük (on sekiz saatlik) bir yere gidecek olan kimse, geceden oruca niyet etmeyebilir. Bundan dolayi o gün yola çikinca oruçlu bulunmamis olur. Fakat bir kimse oruç tuttuktan sonra, gündüzün yolculuga çiksa, bu yolculuk o ilk gün için bir özür sayilmaz, orucuna devam etmesi gerekir. Ancak o gün yola çikar da, ondan sonra orucunu açarsa, kendisine keffaret gerekmez, yine sadece kaza gerekir.
2) Hastalik: Bir hasta caninin helak olacagindan veya aklinin gitmesinden veya hastaliginin artmasindan veya uzamasindan korkacak olursa, oruç tutmayabilir ve tutmus oldugu orucu bozabilir. Sonradan iyilesince tutamadigi günleri kaza eder. Ilerlemesinden korkulan göz agrisi da böyledir; çünkü bu da bir hastaliktir.
Bununla beraber yalnizca bir kuruntuya bagli korku yeterli degildir. Ya hastanin tecrübesinden veya görülen belirtilerden dolayi kendisince kuvvetli bir zan bulunmalidir. Yahut uzman olan müslüman bir doktor tarafindan haber verilmelidir.
Oruç tuttugu takdirde, böyle hasta olacagi delilden dogan kuvvetli bir zanna veya yetkili müslüman bir doktorun haberine dayanan saglam bir kimse de hasta hükmündedir.
Yine, agir sitma nöbetine tutulan kimse, henüz sitma belirmeden orucunu bozacak olsa, bunda bir sakinca yoktur. Fakat gün asiri sitmaya tutulan kimse, belli günde sitmanin geri dönmesi sebebiyle kendisini zayif düsürecegini düsünerek orucunu bozdugu halde, sitma meydana çikmamis olsa, kendisine keffaret gerekmez.
3) Düsmanla Cihad: Ramazanda düsmanla savasacak bir Islâm mücahidi, düsman karsisinda zayif düseceginden korkarsa, oruç tutmayabilir. Sonra savas yapilmasa da yine kendisine kazadan baska bir sey gerekmez.
4) Zorlama (ikrah) Hali: Hayata tesir edecek veya bir uzvun (organin) telef olmasina sebebiyet verecek sekilde bir zorlamadan dolayi oruç açilabilir, bu caizdir. Bununla beraber yolcu veya hasta bulunmayan bir kimse, böyle bir zorlamaya ragmen ramazan orucunu bozmaz da zulmen öldürülürse günahkar olmaz, daha büyük bir sevab kazanir ve dindeki saglamligini göstermis olur. Fakat yolcu veya hasta olan kimse, bu zorlamaya ragmen orucunu açmaz da öldürülecek olursa, günaha girmis olur. Çünkü bunlar için aslinda oruçlarini açma izni dinde vardir. Bu ruhsattan zorlanma halinde yararlanmamak dogru olmaz.
5) Siddetli açlik ve susuzluk: Oruçlu bir kimse açliktan veya susuzluktan dolayi helak olmasindan veya aklina bir noksanlik gelmesinden bir tecrübeye ve belirtiye veya müslüman bir doktorun haberine dayanarak korkarsa, orucunu sonra kaza etmek sarti ile bozabilir.
6) Gebelik, süt annelik: Söyle ki, Ramazanda gebe bulunan, ya kendisinin veya baskasinin çocuguna süt veren bir kadin, kendisine veya çocuga bir zarar gelmesinden korkarsa, orucunu bozabilir. Sonra onu kaza eder. Ancak süt analigi gerçeklesmis olmalidir, çocuga süt verecek kendisinden baska bir kimse bulunmamalidir. Yahut bulundugu halde çocuk memesini emmemelidir.
7) Hayz ve Nifas Hali: Bir kadin Ramazanda gündüzün adet görmege baslarsa veya çocuk dogurursa, orucu bozulmus olur. Artik adet günlerinde ve lohusalik müddetinde oruç tutamaz, caiz degildir.
Fakat bir kadin adet günü sanarak orucunu bozdugu halde, o gün adet görmemis olursa, kendisine keffaret de gerekir. Tercih edilen görüs budur.
Ramazanda adet gören bir kadin geceleyin adet kesilip temizlenecek olsa bakilir: Eger adet günleri tam on gün ise, ertesi gün ramazan orucuna baslar. Fakat on günden az ise, adeti kesildikten sonra imsak vaktine kadar yikanmasina yetecek kadar fazla bir zaman kalmissa, yine oruca baslar. Bu kadar bir vakit bulunmaz ise, yikanmasi arkasindan hemen imsak zamani olursa, o gün oruca baslamaz; çünkü böyle on günden noksan adet görenler hakkinda yikanma müddeti de adet vaktinden sayilir.
8) Ziyafet: Ziyafet vermek veya bir ziyafete çagrilmak, nafile oruçlari bozmak hususunda bir özür sayilabilir. Bunun için, sonradan kaza edebilecegine güvenen kimse, verecegi veya çagrildigi bir ziyafetten dolayi, nafile olarak tutmus oldugu orucunu bozabilir. Çünkü orucuna devam ettigi takdirde, bir müslüman kardesini gücendirmis olabilir.
Bir görüse göre, nafile oruç ziyafet için zevalden önce açilabilirse de, zevalden sonra artik açilamaz. Eger ana ve babanin haklarina riayetsizligi gerektiren bir hal olursa, o zaman bu oruç bozulabilir. Ziyafet, farz ve vacib oruçlar için bir özür degildir.
9) Talaka (bosamaya) Yemin: Nafile veya kaza orucuna baslamis olan bir kimseye orucunu bozmasi için bir sahis kendi haniminin bos olmasina yemin etse, orucunu bozmazsa karisinin bos olacagini söylese, bu oruçlunun o yemin eden adami zarardan ve eziyetten kurtarmasi için orucunu açmasi mendub olur. Bazi alimlere göre, daha istiva zamani olmamis ise, bu mendubdur (iyidir), degilse mendub olmaz. Fakat yemin eden kimse oruçlunun babasi ise mendub olur.
10) Yas büyüklügü: Kendisine seyh-i fani denilen çok yasli ve güçsüz bir kimse oruç tutmayabilir.
Seyh-i fani, o ihtiyar kimsedir ki, ölünceye kadar vücuduna zafiyet gelir ve tekrar kuvvet bulmadan ölür. Böyle bir kimse için her ramazan gününün orucuna karsilik bir fidye vermek gerekir. Bu fidye ramazanin basinda verilebilecegi gibi, sonra da verilebilir. Birçok fakire verilebilecegi gibi, bir fakire de verilebilir. Bunun için otuz günün fidyesi, ibahe (yemek yedirmek) sureti ile de ödenebilir. Söyle ki, her günün orucuna bedel fakire sabah-aksam doyacak kadar yemek yedirilmesi yeterli olur.
161- Sagliginda üzerine borç kalan fidyeleri ödemeyen kimsenin, mali varsa, bunlarin ödenmesini vasiyet etmesi gerekir. Eger geriye biraktigi mal, fidye borçlarini karsilamayacak derecede ise veya ölü hakkinda bagis yapmak isteyenin koydugu para yetmiyorsa "devir" yapilir. Buna "Iskat-i Savm" denilir. ("Iskat-i Salât" bölümüne bakilsin.)
162- Kendisini seyh-i fani sanip fidye vermis olan kimse, sonradan oruç tutmaya güç kazansa, fidyenin hükmü kalmaz. Oruç tutmasi ve geçmis günleri kaza etmesi gerekir.
163- Yolcu, hasta hayz ve lohusa halinde bulunanlarin kendilerini oruçlu gibi göstermeleri gerekmez. Yolcu ile hasta asikare yiyebilirler. Ancak kendilerini yolcu veya hasta tanimayan insanlara karsi açikta yemeleri uygun degildir. Suçlanmadan kurtulmak ve din kardeslerine saygi göstermek için meydanda yememelidir. Haiz ve lohusa için de, gizli yiyip içmek edebe daha uygundur.
164- Oruç tutmasi gerekmeyen bir kimse, ramazan günleri içinde oruç tutmasini gerektiren bir hal ile karsilasirsa, günün geri kalanini oruç tutmasi (yeyip içmemesi) uygundur. Örnek: Imsak vaktinden sonra temizlenen haiz veya lohusa bir kadin, o günün aksamina kadar imsak etmelidir.
Yine, bir yolcu oruçlu olarak sabahlayip da ondan sonra beldesine dönse veya baska bir beldeye girip ikamet etse veya oruçlu olmadigi halde imsak vaktinden sonra ikametgahina dönse, artik o günün aksamina kadar imsak etmelidir. Iftar etmesi çirkindir.
Yine, imsak vaktinden sonra sagliga kavusan bir hasta, aklini kaybettikten sonra kendine gelen bir mecnun, buluga eren çocuk, Islami kabul etmekle ihtida eden kimse ve herhangi bir sebeble orucu bozulan için gerekli olan, günün geri kalan kismini oruçlu gibi geçirmektir. Din terbiyesi bunu gösterir. Hatta böyle davranmak, sahih olan görüse göre vacibdir. Diger bir görüse göre müstahabdir.
Büluga eren çocuk ile ihtida eden (Islami kabul eden) sahsa, o günün orucunu ayrica kaza etmek gerekmez. Çünkü bunlar imsak vaktinde mükellef bulunmamislardir. Digerlerine ise, kaza etmek gerekir.
165- Bir yolcu için güçlük yoksa, ramazan orucunu tutmasi daha faziletlidir. Fakat güçlük çekilecekse veya arkadaslari oruçsuz olup yiyecekleri aralarinda müsterek ise, iftar etmesi daha faziletlidir.
166- Nafakasini (geçimini) kazanmaya muhtaç olan bir isçi veya sanatkar, bu isle ugrastigi takdirde, orucunu bozmasini mubah kilacak bir hastaliga ugrayacagini bilecek olsa, daha hasta olmadan iftar etmesi helal olmaz.
BU VATANI KARSILIKSIZ SEVEBILENLERIN MEKANI (GÜNVAKTIGENÇLIKA)