Kayıt Tarihi :
11/30/2007
Yer : istanbul
Mesaj Sayısı : 312
40046
BIR KOMANDO SUBAYI' NIN KALEMINDEN
Forumdaki konuları normal okuyabilmeniz için üye girişi yapmalısınız.
BIR KOMANDO SUBAYI' NIN KALEMINDEN
.....ili kirsalinda teröristlerin dur ihtarina
atesle karsilik
vermesi
sonucu çikan çatismada.güvenli görevlisi sehit
oldu.
Ya da
......ilinde devriye görevini yerine getiren
..aracina açilan
ates
sonucu..güvenlik görevlisi sehit oldu.
Hava o kadar sicaktir ki beyninizdeki sivinin
buharlasip uçtugunu
düsünürsünüz. Olustugu anda kuruyup giden ter
damlaciklarindan
geriye
kalan tuzlar yüzünüzün ve hatta elbisenizin her
yanini kaplamistir.
Avucunuzun içindeki ter, yüzünüzdeki gibi kolay
kurumadigi için
elinizdeki tüfeginizin metal kismi avucunuzun
içinde vicik, vicik
oynar.
Ter ile islanan çeligin kokusu avucunuzun içine
ve elinizi
sürdügünüz
her
yere siner.
Önünüzde yürüyen adamin, ayaginin kuru toprakla
her temas
edisinde
çikan toz, agzinizin kupkuru olmasina ve zor nefes
almaniza sebep
olur.
Sirt çantanizin aski kayislari yüzünden
omuzlarinizi
hissetmezsiniz.
Kült
agrilari ancak çantayi sirtinizdan
çikardiginizda fark edersiniz.
Bastiginiz her t as parçasi, her çali ve bir
ayaginizin
kaplayabildig i
her
yeryüzü parçasindan çikan sesi duyarsiniz.
Yürüdügünüz yerdeki her Agustos böceginin
sesini, dallardaki
kuslari, yüzünüzün etrafinda ürkütücü devriye
uçuslari yapan
arilarin kanat seslerini, agziniza ve yüzünüze
ya da herhangi bir
yerinizdeki küçük yaralarin üzerine konmaya
çalisan sineklerin
viziltilarini, ayaginizi bastiginiz yerden
havalanan yesil
çekirgenin küçücük cüssesine ragmen çikardigi
tok kanat sesini en
ince
ayrintisina kadar duyarsiniz.
Sonra, kendi teçhizatinizin ve önünüzdeki
arkadasinizin ve
arkanizdaki arkadasinizin teçhizatlarinin
çikardigi düzensiz
seslerin her birini
ayri
ayri duyarsiniz.
Ve ayni anda önünüzdeki arkad asinizin nefes
alislarini
duyarsiniz,
öksürmesini ve hapsirmasini da duyarsiniz.
Telsizinizden çikan seslerin ve cizirtilarin her
biri ayri ayri katilir bu senfoniye.
Ter ve tozun birlesmesinden olusan kaygan çamur,
postalin
içindeki
tüm ayaginizi kaplamistir, çoraplar önce su
toplayip sonra
patlayan
yerlere
adeta bir deri gibi yapismistir.
En çok yapmak istediginiz sey ayaklarinizi
yikayip, çoraplarinizi
degistirmektir. Ama bu çok büyük bir lükstür o
anda.
Çünkü...
Çünkü hangi çalinin dibinde, hangi kayanin
arkasinda sizi
bekledigini bilmediginiz ihaneti arayip bulmaniz
ve yok etmeniz
gerekmektedir.
Bütün masumlarin hayati ve huzuru size emanet
diye, ögretmenler
bayrak diregine a silmasin diye, kundaktaki
bebekler
kursunlanmasin
diye, binlerce yillik emanete halel gelmesin
diye kahpeligi ve
ihaneti yok etmeniz gerekmektedir.
Çünkü bunun için bayragin, silahin, namusun ve
serefin üzerine
yemin etmissinizdir.
Çünkü önemli olan ayaginiz degil, ülkeniz,
bayraginiz ve
onurunuzdur.
Iste bu yüzden lükstür ayak yikamak, çorap
degistirmek. Iste bu
yüzden senfoniye dönüsmüstür bütün o düzensiz
sesler güruhu.
Sonra!..
Sonra birden tüm sesler kesilir, biçagin dali
kestigi gibi,
makasin kâgidi, pensenin bir hoparlör kablosunu
kestigi gibi...
Bir
anda...
Kuslarin sesleri, arilarin ve sineklerin
viziltilari, çekirgenin
kanat sesleri hepsi bir anda biter.
Gözlerinizi açtiginizd a önünüzdeki arkadasinizi
degil, gökyüzünü
görürsünüz, yere düsmüs oldugunuzu anlamaniz
birkaç saniye sürer.
Tek hissettiginiz kesif bir barut ve yanik et
kokusudur,
yüzünüzün
toprak
parçalariyla kaplandigini fark edersiniz,
temizlemek için
çalismazsiniz.
Arkadaslarinizin bagirarak kosusturdugunu görür
ama kulaginizdaki
çinlama ve ugultudan seslerini duyamazsiniz. Sesleri
yavas yavas
duymaya
basladiginizda ayaga kalkmaya çalisirsiniz ama
basaramazsiniz.
Yine birkaç saniye sonra arkadaslarinizin
sesleri arasinda
"mayin"
kelimesini ayirt eder ve kalkmaya çalistiginizda
ayaginizdaki
yogun agriyi fark edersiniz.
Ayaginiz yoktur ama yine de agridigini
hissedersiniz.
Ne oldugunu anlamak için bakt iginizda ise
parçalanmis
pantolonunuzun
ve kopmus ayaginizin farkina varirsiniz. Iste her
sey o anda baslar.
Avaziniz çiktigi kadar bagirirsiniz. Sonra,
nefesiniz biter.
Sonra, yeniden nefes alirsiniz ve yeniden
bagirmaya baslarsiniz.
Sonra yine nefesiniz biter ve yeniden, yeniden
ve yine...
Yaniniza ilk gelen arkadasiniz size, "fazla bir
sey yok, sadece
küçük
bir
yara" gibi telkinlerde bulunur. Ama siz
arkadasiniz konusurken
de,
helikopterle hastaneye götürülürken de artik bir
ayaginizin
olmadigini biliyorsunuzdur. Hep bir soru çinlar
kafanizin içinde
"neden ben,
neden
ben, neden ben ?"
Hastanede geçen aylar, tedavi ve terapilerde
geçen yillar
sonunda,
dizkapaginizin on iki santim altindan takili
olan ve her aksam
yatarken
veya banyoya girerken çikarip kenara koydugunuz
takma bacak artik
bir uzvunuz olmustur.
Ama bunun önemi yoktur çünkü bu fedakârliginiz
sayesinde vatan
var
olacaktir. Sizin bir bacaginizin ne önemi vardir
ki!
Artik kosamayacak olmanizin, yazin herkes gibi
havuza, denize
giremeyecek olmanizin da hiç önemi yoktur. Vatan sag
olsun yeter.
Sonra birilerinin, sizin ödediginiz vergilerle
Fransiz
televizyonlari nda,
ugruna yarim kaldiginiz vatan hudutlarini hiçe
sayan programlara
finans
sagladigini okursunuz. Ayni dillerin bundan
pismanlik
duymadiklarini söylediklerini de okursunuz.
Pamuk'lari, Dink'leri, okursunuz, Bizans
çocuguyum diyenleri
duyar,
Ali
Kemallere tanik olursunuz, "koçlar gibi
satanlari"görürsünüz. .
Türk Bayraklarinin yakildigini, görürsünüz.
Baslarina çuvallar
geçirilip
asagilanarak elleri arkalarindan baglanan Türk
askerlerini
görürsünüz.
Bu asagilanmaya cevap verecek tanklarin motor
seslerini,
helikopterlerin kanat seslerini, piyadelerin intikam
yeminlerini
duymayi beklersiniz ama duyamazsiniz.
Onun yerine hainlerin cesetlerinin üstüne
örtülen çaputlara
"bayrak"
diyenleri görürsünüz, "uçaklarini çek", "valiyi
çek" diyen
baskanlari
ve
karsilarinda kekeleyen riyaseti görürsünüz.
Yok, yok bu da yetmez. Askere, polise, ögretmene
ates eden, yol
kesip soygun yapan, köy yakan, okul yikan, mayin
döseyen
teröristle rin
sadece
"ben bir sey yapmadim" demelerinin esas kabul
edilip, "suçsuz"
sifatiyla
serbest birakildigini görürsünüz.
Susanlari, konusmasi gerektigi halde susanlari
görürsünüz,
konusanlar
her konustugunda, kekeleyenler her kekelediginde ve
susanlar her
sustugunda siz yeniden vurulursunuz, yeniden
ölürsünüz her defasinda.
Gövdenizden o topraga akan kan, bu defa içinize
akar,
inandiklariniza, ugrunda savasarak kendi
kaninizi akitmak
pahasina
tertemiz tuttugunuz degerlerinize akar.
Sizin kaya arkalarinda, çali diplerinde
aradiginiz ihanet gelir
akliniza,
o mayinlari yerlestiren eller gelir. Sorgulamaya
baslarsiniz:
"Biz
bu ihaneti dogru yerde mi aradik, kuyrugunda
dolastigimiz yilanin
basi,
hep
gözümüzün önünde miydi yoksa?"diye sorarsiniz
kendinize.
Onlara verilen maas'in sizin vergilerinizden
ödendigini, içinize
sindiremezsiniz, uykulariniz kaçar, neden bu
vatani sizin kadar
sevmediklerini düsünürsünüz.
Bu vatan onlarin da vatani degil mi?
Onlar da, tipki benim gibi namusun ve serefin
üstüne yemin etmedi
mi?
diye sorarsiniz kendi kendinize.
Sinirlenirsiniz, üzülürsünüz, on bes yasinda bir
askeri okul
ögrencisi iken her adimda söylediginiz,
beyninize ve yüreginize
naksettiginiz sözler gelir akliniza": VATAN,
SANA CANIM FEDA"
Geri kalan tüm hayatinizin ilk bes dakikasi,
böyle baslayacak
iste
ve hayatiniz böyle devam edecektir. Son
nefesinize kadar
savasacaksiniz ihanetle, her seye ve he rkese
ragmen, bu yolda
ölene ya da bu ihaneti bitirene kadar.
Siz diyorum, çünkü bu vatan için bedel ödeyen
insanlarin neler
yasadigini, neler hissettigini, size ragmen ve
sizin için neler
yaptiklarini, neler yapabileceklerini bilin
istiyorum. Okudugunuz
ya
da
televizyonda duydugunuzdan daha fazladir
yasananlar.
Yani aslinda gazetelerin iç sayfalarindaki,
minicik karelerde
okudugunuz;
"...ili kirsalinda teröristlerce dösenen mayinin
patlamasi
sonucu,
bir güvenlik görevlisi yaralandi!" haberi
aslinda o kadar da kisa
degildir.
Sizin, daha okudugunuz gazetenin arka sayfasina
geçerken
unuttugunuz,
falanca mankenin otel odasi maceralarina, ya da
uyusturucu komasindan
ölen ogluna "sehit" deyip Tür k bayragi örten kadinin
haberine
ayirdiginizdan daha uzun zaman ayirmadiginiz bu
küçük haber,
birileri için bir ömür boyu sürecek ve asla
unutulmayacakti r.
Ve siz unuttuktan sonra da baska birileri, "ne
için?" dendiginde
"vatan
için" diyecekleri fedakârliklarini size ragmen
yapmaya devam
edeceklerdir.
Sizin uyusmuslugunuza, duyarsizliginiza ragmen,
sizin
rahatliginiza, sizin vicdanlariniza ragmen bu
kahramanca
fedakârliklar ve bu ilk bes dakikalar yasanmaya
devam edecektir.
Asla unutmayiniz basinizin üstündeki egemenlik
örtüsünün
payandasi
kopan bacaklar, bedeli ise size ragmen bu vatan için
akan kanlar,
feda
edilen canlar, sicak yuvalarini, babalarinin
yüzlerini unutan küçücük
çocuklarini düsünm eden vakfedilen hayatlardir.
Ne kadarini anlayabilirsiniz veya anlamak sizin
umurunuzda mi
bilmiyorum,
ama birileri bunlari yasadi, birileri hala
yasiyor ve emin olun
yasli dünya döndükçe, Türk vatani ve Türk
Bayragi için birileri
daha tüm bunlari yasayacak.
Gördügünüz gibi size bir hayli uzak bir yasam
biçimi bu.
Masalarda
oturup "aydinca" sohbetler etmeye hiç benzemiyor
degil mi?
Bir an için bile olsa kendinizi onlarin yerine
koyasiniz diye
"siz"
diyerek yazdim, sizin onlardan biri
olamayacaginizi biliyorum.
"Siz" kim misiniz?
Siz kendinizi çok iyi biliyorsunuz!
Biz de, biz de sizi çok iyi biliyoruz.
"Siz" de bilin ki biz asla unutmayacagiz.
"VARLIGIM TÜRK VARLIGINA ARMAGAN OLSUN"
ÜCANBARLI TORUNLARINDAN ^GÜNER OLMAK AYRICALIKTIR^
Kayıt Tarihi :
11/30/2007
Yer : ISTANBUL
Mesaj Sayısı : 115
8/21/2009 3:01:47 PM
Forumdaki mesajları normal okuyabilmeniz için üye girişi yapmalısınız.
ne kadar dogru bir yazi,günümüzde hepsini bir bir yasaniyor,belki biz yasamadik ama yasayanlarin olugunu biliyoruz,her TÜRK,üm diyen bu yaziyi okumali,,
Kayıt Tarihi :
4/7/2009 1
Yer : istanbul
Mesaj Sayısı : 29
8/30/2009 4:54:13 PM
Forumdaki mesajları normal okuyabilmeniz için üye girişi yapmalısınız.
BU GÜZEL YAZIYI PAYLASTIGIN IÇIN TESEKKÜRLER,OKUNMASI VE OKUTULMASI GEREKLI BIR YAZI ...
Ben Milletimin Ugruna Adamisim Kendimi,Bir Dogrunu Imani Bir Egriyi Düzeltir,Zulüm Azrail Olsa Hep HAKKI Tutacagim,Mukaddes Davalarda Ölüm Bile Güzeldir...