Kayıt Tarihi :
9/6/2008 1
Yer : Istanbul
Mesaj Sayısı : 286
39699
Sismanlik neden yayginlasiyor
Forumdaki konuları normal okuyabilmeniz için üye girişi yapmalısınız.
Mayolariniza yöneldiginiz ve soguk içeceklerinizi yudumlarken tüm vücut hatlarinizi günese çevirdiginiz bugünlerde isyerinde yeni çikan tebliglere panzehir üretmekle mesgul, içindeki intikam hislerine hakim olmakta zorlanan bir doktor ne yapar: Sismanlik konusunu açar.
Üstelik obezite (sismanlik) konusunda dünyanin bir numarali dergisinde (International Journal of Obesity) 27 Haziran 2006 tarihinde yayinlanan son makaleyi anlatir ki kafalariniz karissin, hemen yani basinizdaki açik büfe size cehennem atesi gibi görünsün.
Son 35 yilda toplumdaki obez kisi oraninin katlarca yükselmesine takan Bati dünyasi aradigi nedenlerden en azindan görünmez olanlarini yakalamis gibi görünüyor. Alabama Üniversitesinin 20 arastirmaci isbirligiyle yayinladigi son arastirma bu konuda mihenk taslarindan biri olmaya aday. Pek çogumuzun aklina bile gelmeyecek suç aletleri bes ana baslik altinda incelenmis.
Konuya dalmadan temel kavramlarimizi yeniden hatirlayalim…
Obezite en basit tanimiyla yag dokusu fazlaligi ve buna bagli olarak vücut agirliginin artmasidir. Dünyada bilinen en eski hastaliklardan biridir. Tas Devri kalintilarinda bile obeziteye ait resimler vardir. Tarihsel gelisim süreci içinde bir çok ünlü ressamin kadin tasvirlerinde ‘tombul’ hanimlar çizdiklerini görüyoruz. Elbiselerin beden hesabiyla giyilmedigi o mutlu dönemlerde fazla kilolar hastaliklara karsi direnci arttiran, estetik olarak hos görüntü verdiren, adeta bir güç ve güzellik simgesi kabul ediliyormus besbelli.
2000 yil önce Hipokrat ilk kez obezitenin sagliga olumsuz etkilerini ortaya koymus olsa da gerçegin anlasilmasi ancak 20. Yüzyilin sonlarinda gerçeklesti. Bugün artik obezite, fizyolojik, psikolojik, hormonal, metabolik, organik, sistemik, estetik ve sosyal etkileriyle yasam kalitesini ve süresini olumsuz yönde etkileyen bir hastalik olarak kabul edilmektedir.
Obezite temelde enerji aliminin tüketiminden fazla olmasi nedeniyle olusan fazlaligin yag hücrelerinde depolanmasi sonucu yag hücrelerinin boyut olarak büyümesi, sayi olarak çogalmasi ve vücudun belirli bölgeleriyle, iç organlarda birikmesi ile ortaya çikar. Yine beyinde beslenmeyi kontrol eden merkezin bozulmasi, hormonal bazi hastaliklar, genetik nedenler, stres, ruhsal rahatsizliklar ve bazi ilaçlarin kullanimina bagli da gerçeklesebilir.
Gerçek sismanin tanimi günümüzde Vücut Kitle Indeksi (VKI) ile yapilmaktadir. Kisinin kilogram olarak ölçülen agirliginin metre olarak ölçülen boyunun karesine bölünmesiyle hesaplanir. VKI için 22-24.9 degerleri arasi ideal kabul edilmektedir. 30 ve yukarisi tedavi gerektiren obezite olarak tanimlanir. Yazimizda ‘sisman’ terimi 25 üstü grubu tariflemektedir.
Yine obezite tarifinde elma tipi (android tip) veya armut tipi (jinoid tip) olmasi da önemli bir kriterdir. Elma tipinde mide-göbek çevresinde kalçaya göre daha fazla yag toplanmisken, armut tipinde ise fazla yaglar kalçalar ve uyluk civarinda birikmistir. Elma tipi kalp hastaliklari açisindan daha tehlikelidir.
Simdi gelelim yeni nedenlere…
Ilk sirada “yetersiz uyku” gelmekte. 80 yil önce ortalama 8.77 saat olan günlük uyku süresi günümüzde 6.85 saate düsmüs. Az uyku istah artisina yol açan leptin ve ghreli hormon düzeylerini artiriyor sonra gelsin kebaplar gitsin tatlilar. Yeteri kadar korkmadiysaniz Chaput çalismasindan da dem vuralim. 10.5 saat uyuyan bebeklerin 13 saat uyuyan bebeklerden çok daha sisman oldugunu bulmus arastiricilar. Bebekken hiç uyumayan oglumuzun simdiki haline sükür vallahi.
Ikinci ana nedeni az çok tahmin edersiniz. “Kimyasal Zehirlenme”. Yaslilarimizin dedigi gibi toprak eski toprak degil, meyve-sebze eskisi gibi taze degil. Günlük yasamda kullandigimiz plastiklerden, güç kaynaklarindan yayilan zehirli atiklar hormon degisikliklerine yol açarak yeme duygusunu körüklüyor ve hatta yag depolanmasini artiriyor.
Üçüncü neden “asiri soguk-sicak degisiklikleri”. Sicak istah duygusunu öldürüyor, soguk ise artiriyor. Öyle klima altina yayilip mutlu olmanin bir bedeli var.
Herkesin yasadigi gerçekler sonraki nedenimizi olusturuyor. “Kötü aliskanliklari-en basta sigara- birakma çalismalari”.
“Ilaç kullanimi” da önemli bir etken. Prozac benzeri antidepresifler, tansiyon ilaçlari, anti-diabetikler, vitaminler kilo artisinin en önemli etkenlerinden.
Ne yapalim konusuna girersek çikamayiz…
Zayiflamak isteyen kisilerde ise egitimle baslamak en mantikli yol. Kisinin yemek yeme davranisi düzeltilmeli, aliskanliklari degistirilmeli, disipline edilmeli, cesaretlendirilmeli ve inandirilmali. Sonra bir uzman esliginde diyet düzenlenmeli.
Tüm bu programa süphesiz ki egzersiz de eslik etmeli. Düzenli egzersiz, enerji tüketimini artirarak kilo kaybina katkida bulunmasinin yaninda, kan basincini düsürücü, kan yaglarini düzenleyici, kalp ve damar islevlerini düzeltici, kondisyon artirici etkileri yönünden ve kisiye zindelik ve moral kazandirmasi açisindan çok önemlidir. Egzersiz günde en az 30-45 dakika, haftada en az 4 gün yapilmalidir.
Tedavinin en dikkatli olunmasi gereken fazi ise verilen kilolarin geri alinmamasi maalesef. Ancak bu hiç de kolay bir is degil. 1000 kisi üzerinde 6 yil boyunca yapilan çalismanin sonuçlari geçen ay yayinlandi. Üzücü olan bulgu kilo verenlerin yalnizca %5 inin geri almadigi.
Ülkemizin neredeyse yarisini ilgilendiren obezite hakkinda ne yazsak az. Tüm bilim dünyasi ugrasa dursun, yine de sismanliktan muzdarip kisilerin dertlerine derman olmak kolay degil.
Ama doktorlardan istenen de biraz haksizlik. Herkes çok kisa sürede, çok fazla miktarda ve olabilecek en az zahmetle kilo vermek istiyor. Bence bu durumda sizden dileginizi soracak cinin siseden çikmasini beklemekten baska çareniz yok.