Günvakti Köyü
 Ana Sayfa
 Günvakti Köyü
 Günvakti Gençlik
 Köyümüzün Tarihçesi
 Askerlerimiz
 Hava Durumu
 Merkez Köy Imami
 Köy Muhtari
 Kavakça Mh. Imami
 ILETISIM
Günvakti Köyü Derneği
 YÖNETIM KURULU
 Tüzügümüz
 Dernek Faaliyetleri
 Etkinliklerimiz
İnteraktif Bölümler
 Resim Galerisi
 Video Galerisi
 Konuk Defteri
 Forum
 Link Panosu
 Üyelerimiz
 Firma Rehberi
Üyelik Sistemi
Kullanıcı Adı:
Şifre:
Beni Hatırla   
Üye Ol - Sifremi Unuttum
Ad :
Email :
Mesajınız :
  kadir karaman
  Tüm Islam Aleminin hemserilerimin ve dostlarimin Cuma günü mübarek olsun hayirli cumalar.hayirli bol kazançlar dilerim saglikli huzur içimde   ......
  kadir karaman
   Tüm Islam Aleminin hemserilerimin ve dostlarimin Cuma günü mübarek olsun hayirli cumalar.hayirli bol kazançlar dilerim saglikli huzur içimd   ......
  kadir karaman
  HAYIRLI CUMALAR   ......
 
Şu An 3:12:34 AM - 9/20/2024
Forum Ana Sayfa » » Son Açılan Konular » Son Cevaplanan Konular
Bölüm Hakemleri :
Kayıt bulunamadı!
YazanMesaj
seyda
[ÇöL Çiçegi]


Kayıt Tarihi : 9/6/2008 1
Yer : Istanbul
Mesaj Sayısı : 286
   39700
Da Vinci Sifresi - Dan Brown - Özet
Forumdaki konuları normal okuyabilmeniz için üye girişi yapmalısınız.

Son günlerin en çok okunan, kitap listelerinin basinda yer alan DA VINCI SIFRESI adli eser düsündürücü oldugu kadar da büyüleyici. Tarih meraklilarinin çok ilgisini çekecek bu kitabi Astroset ekibimiz, sizler için okudu ve EZOTERIZM sayfamizda paylasmak istedi. Dan Brown’un her sayfasi soluk kesici; okuru alip, bambaska bir dünyaya götürüyor. “Harward Üniversitesi simge bilim profesörü Robert Langdon, Paris’te is gezisindeyken bir gece yarisi, Louvre’un yasli müdürünün müzede ölü bulundugu haberini alir. Langdon ve müze müdürünün torunu Fransiz kriptoloji uzmani Sophie Neveu cesedin yanina ulastiklarinda, müdürün ölmeden önce bazi sembolik sifrelerle onlara bir mesaj aktarmak istediklerini anlarlar. Söz konusu sembollerin ne anlama geldigini arastirirken, tarihin derinliklerinde gömülü kalmis bir esrar perdesinin aralandigini ve ipuçlarinin onlari Da Vinci’nin tablosuna götürdügünü kesfedip saskina dönerler. Büyük usta sirrini herkesin görebilecegi bir yere, ünlü bir eserinin içine gizlemistir. Mona Lisa.

Olaylar giderek daha esrarengiz bir hale gelir. Ve aydinlatmaya çalistiklari bir sirrin, yüzyillardir tarihin diger gizli sirlari gibi özenle saklandigini anlarlar. Artik amaçlari, bu ugurda yasamini yitiren Louvre Müzesi müdürünün, bu son dilegini gerçeklestirmek ve kapali kapilari biraz olsun aralamak olacaktir ama onlarin da yasami tehlikededir. Iki arastirmacinin, her seyi göze alarak tarihin sakli sayfalarini aralamak için gösterdikleri bu heyecan verici serüven, her sayfada baska bir sekil alacak ve okuyucuyu da gizemli bir öykünün içine çekecektir.”
Sembol dilin kullanarak bir dantel gibi çok ince bir zeka ile kurgulanmis bu eser bizi pagan inancina götürüyor. Kelimenin kökleri Latince deki paganus kelimesine kadar gider ve tasrada oturanlar anlamina gelir. “Paganlar” tasra bölgelerindeki dogaya tapinan, inançlarina sadik kalan, diger dini ögretilerle ilgilenmeyen ve inançlari da pek dogru dürüst anlasilmayan kimselerdi.
Bes köseli yildiz bu inancin temel sembolü. Ve dogaya tapinmakla ilgili, Isa öncesinde gelen bir sembol. Eski çag insanlari, yasadiklari dünyayi iki yari halinde düsünürdü, erkek ve disi. Tanrilarla tanriçalar bir güç dengesi kurarlardi. Yin ile Yang. Erkek ile disi dengelendiginde dünyaya ahenk gelirdi. Dengesizlik oldugunda kaos yasanirdi.

Bu inançta, bes köseli yildiz, bütün varliklardaki disiyi temsil ediyor. Ilahiyat tarihçilerinin ‘kutsal disi’ ya da ‘ilahi tanriça’ dedikleri bu kavram,tarih içinde pek çok ögretide kendine degisik isimler bulmus.
Eski dinler doganin ilahi düzenine dayaniyor. Tanriça Venüs ile Venüs gezegeni de bu inançta birlesiyor. Tanriça gece gökyüzünde yer sahibiydi ve pek çok isimle anilirdi. Venüs, Dogu Yildizi, Ishtar, Astarte. Iki resim Astarte Hepsi de doga ve Dünya ana ile baglari olan güçlü disi kavramlardi.

Bes köseli yildizin, grafiksel köken açisindan Venüs gezegeni ile baglantisi var. Romanin kahramani Langdon genç bir astronomi ögrencisiyken, Venüs gezegeninin her dört yilda bir ekliptik semada bes köseli mükemmel bir yildiz çizdigini ögrendiginde çok sasirir.Ve bu bilginin eski uygarliklar tarafindan bilindigini arastirmayla anlayinca, bu bilgilere nasil ulastiklari konusundaki saskinligi daha da artar.
Eski uygarliklar bu ilginç fenomeni fark ettiklerinde öylesine büyülenirler ki, Venüs ile onun bes köseli yildizi mükemmellik, güzellik ve askin sembolü haline gelir. Langdon, Venüs’le ilgili açiklamalarina söyle devam ediyor:

“Eski Yunan’da, Venüs’ün büyüsüne övgü olsun diye, onun dört yillik devrini Olimpiyat Oyunlari’ni düzenlerken kullanmislardi. Pek az insan, dört yilda bir yapilan modern Olimpiyat Oyunlari’nin hala Venüs’ün devrelerini takip ettiginin farkindadir. Bundan daha da az insan, bes köseli yildizin Olimpiyat amblemi olmak üzereyken son anda degistirildigini bilir, oyunlarin çok kapsamli ruhunu ve ahengini daha iyi yansitmasi amaciyla bes köseli yildiz, iç içe geçen bes halkayla degistirilmistir.

Romanin ele aldigi en ilginç sembollerden biri de Sangreal-Kutsal Kase sembolü. Kutsal Kase, Son Aksam Yemegi’nde Isa”nin içmek için kullandigi ve Arimatea’li Yusuf’un çarmiha gerilen Isa’nin kanini doldurdugu kadeh olarak geçer. Kutsal Kase, Isa’nin kadehi olarak kabul ediliyor.
Ama tarihte Sangreal Belgeleri adiyla anilan belgeler de inanisa göre Kutsal Kase ile birlikte gömülü. Belgelerin bin yillardir Tapinak Sövalyeleri adi verilen gizli bir örgüt tarafindan korunduguna inaniliyor. Belgelerin Tapinak Sövalyeleri’ne bunca güç vermesinin nedeni, sayfalarda Kase’nin gerçek tabiatinin açiklanmasi.
Tapinak Sövalyeleri’ne göre Kutsal Kase bir kase degil. Kase efsanesinin yani ayinde kullanilan kadehin dahice düsünülmüs bir alegori oldugunu iddia ediyorlar. Kase efsanesindeki ayinde kullanilan kadeh, baska bir seyin, çok daha güçlü bir seyin mecazi hali. Kutsal Kase insanlik tarihinde en çok aranan hazine olmus. Kase efsanelere, savaslara ve bitmek tükenmek bilmeyen sorulara neden oldu. Dikenli Taç, Çarmihta kullanilan Gerçek Haç, Titulus hepsi bin yillarca arandi ama tarih boyunca aralarinda en özeli Kutsal Kase olmus.

Prieure de Sion tarikatinda (Tapinak Sövalyelerinin diger adi) gül sembolü kase için kullanilmis bir sembol. Gülü Kase sembolü olarak kullanmalarinin nedeni ise gizlilik. En eski gül türlerinden biri olan rosa rugosanin, ayni Venüs yildizi gibi bes yapraga ve besgen bir simetriye sahip olmasi güle, kadinlikla güçlü ikonografik baglar sagliyordu. Bununla birlikte gülün ‘dogru Yön’ ve yol bulmak kavramlariyla çok yakin baglari vardi. Pusula gülü, ayni Gül Çizgisi gibi, seferilere haritalardaki boylamlara bakarak yön bulmakta yardimci oluyordu. Bu yüzden disi kadeh ve gizli gerçege götüren yildiz anlamindaki gül, pek çok açidan gizlilik, kadinlik ve yön tayini olarak Kase’yi tanimlayan bir sembol olarak kabul edilmisti.
Kase aslinda eski bir kadinlik sembolüdür. Kutsal Kase disiyi ve elbette simdi tamamen yok edilmis olan tanriçayi temsil eder. Kadinin gücü ve onun hayat verebilme yetisi bir zamanlar kutsaldi ama erkek egemen bir toplumda tehdit olusturuyordu. Bu yüzden kutsal disi seytanlastirildi ve ona günahkar dendi. Havva’nin elmayi yiyerek insan irkini çöküse ugrattigi ‘ilk günah’ kavrami alegorik bir anlatimdi. Bir zamanlar hayat veren kutsal kadin artik düsman olmustu.
Kase kayip tanriçanin sembolüdür. Kayip Kase’yi arayan sövalye efsaneleri, aslinda kayip kutsal disinin arandigini anlatan yasak hikayelerdi. ‘Kadehi aradigini’ iddia eden sövalyeler, kadinlara boyun egdiren, tanriçalari dislayan, inanmayanlari yakan ve paganlarin kutsal disiye saygi göstermesini yasaklayanlardan korunmak için sifreli bir biçimde konusuyorlardi. Onlara göre tasidigi sir öyle güçlü ki, açiklandiginda pek çok seyi temelinden sarsabilir.

Leonardo da Vinci de, kardesligin Büyük Üstat’i olarak 1510 ve 1619 yillari arasinda bu mezhebe baskanlik etmis. Yasayan üyelerin kimliklerinin son derece gizli tutuldugu kardesligin simgesi ise P.S ve fleur-de-lis.
Kitabin kendi satirlari arasindan hazirladigimiz bu yazi hepimize L.Da Vinci’nin bir misyonu ve vizyonu oldugunu göstermesi bakimindan önemli. Ana Tanriça kültleri, Yin-Yang ögretisi ve Kutsal Kase sembolü daha iyi arastirildiginda Görünenin Ardindaki Görünmeyen‘e ihtiyacimiz kadar yaklasmis olabiliriz. Kova çaginin yenilige açik insanligina yakisir daha pek çok bilgi ve belge konusulur hale gelecek gibi gözüküyor. Bu çag güçlü bir yasam görüsü gerektiriyor. Mitler, efsaneler, alegorik anlatimlar yerine sade, açik ve aslinda basit ama bir o kadar da güçlü gerçekler açiklanmayi bekler gibi…
Örnegin Yin ve Yang’in özünde de güçlü bir yasam görüsü var. Yin ve Yang arasindaki denge, batida anlasildigi biçimde sürekli huzur ve denge degildir. Eski bilgeliklerdeki denge anlayisini yeniden gözden geçirmemizde büyük yarar var. Bu denge, çeliski ve gerilimle, farklilik ve çesitlilikle yani zit kutuplarla bas edilmeyi ve bundan uyum yaratilmasi gerektigini anlatiyor.
Yani Zitlarin Birligi. En zor ama kuruldugunda asla sarsilmayacak ve onu yasayan kisiyi de sarsilmaz yapacak bir denge. Güçleri yok sayan, ‘hiç anlasmazlik olmasaydi, yasam ne güzel olurdu’ tarzindaki saf ve çocuksu bir görüs degil. Tam tersine, çeliskilerle bas etme ve farkliliklari dengeleme anlayisi. Bin yillar içinde ademoglu güçlendi artik bin yillardir sembollerle örülmüs gerçekleri yasabilecek güç ve kapasitede. Biraz silkinmesi ve uykudan uyanmasi yeterli.

Günlük yasamda, pek çogumuz çatismalarla uyum içinde yasamak zorundayiz. Ikilem üstüne kurulu bir dünyada yetistirildigimiz için siddet, kizginlik ve saldirganlik olmadiginda baris, huzur, mutluluk oldugunu düsünürüz. Buna ragmen içimizdeki huzur ve mutlulugun birkaç saniyede uçup gittigini de sik sik sahit olur, bir türlü isin içinden çikamayiz.

Yasam Mücadelesi

Yasam sürekli bir mücadeledir. Kavramamiz gereken ise, hiç hoslanmadiklarimiz da dahil olmak üzere çevremizdeki bütün varliklar içindeki yerimizin kendine özgü bir yapisi oldugu ve bu çeliskileri çözerek gelistigimizdir. Kendi içimizde, kendimize uzak gördügümüz digerlerine ait özellikleri de tasidigimizi ve içimizdeki yin-yang dengesinin böyle kuruldugunu fark edebilirsek önce kendimizle uyumlu olabiliriz ki digerleri ve çevre ile uyum saglayalim. Dünyanin gelecegi; eril ve disilin ortak degerlerini özümseyebilecek degismis, farklilasmis kadinlara ve erkeklere aittir. Feminizm tüm zararlarina ve asiriliklarina ragmen kadini, asagi bir statünün dar çerçevesinden çikarmaya ugrasti. Simdi ataerkil düzenin kullandigi kaliplardan, rekabetten, kendini begenmislikten ve her ne pahasina olursa olsun üstünlük elde etme düsüncesinden kurtulup, kaçma sirasi erkege geldi. Yeni insan eril ve disin uyumlu bütünlügünü kendinde toplamis insandir.


YaLnizLigim bir çigLikti Hepiniz mi Sagirdiniz..!
Yukarı Bu Konudan Şikayetçiyim.!


Sayfalar :

Forumdaki konulara cevap yazabilmeniz için üye girişi yapmanız gerekmektedir.


 
   Ana Sayfa    Foto Galeri    Ziyaretçi Defteri    Iletisim