Kayıt Tarihi :
9/6/2008 1
Yer : Istanbul
Mesaj Sayısı : 286
39702
Rojin: Hepimiz birer hedonist manyak olduk
Forumdaki konuları normal okuyabilmeniz için üye girişi yapmalısınız.
Türkiye’de Kürtçe sarki söylemenin zorlugunu en iyi bilenlerden biri Rojin’e karin agrisini sorduk. O ise sanati bir kenara birakti, Türkiye’de Kürt bir kadin olmanin nasil oldugunu samimi bir dille anlatti.
ISTANBUL - Sesini bir kez duyduysaniz unutmaniza imkan yok. Ama onunla bir kez sohbet etme firsati bulduysaniz onun dilinden dökülenleri aklinizdan çikarmaniza imkan yok. “Off the record” kisitlamalarina girmeyen yasadiklarini patir patir anlatan bir kadin. Kürt milliyetçisi bir evde demokrasi egitimi verilirken nasil da fasist büyütüldügünü anlatiyor, çekinmeden... Etkilenmemek mümkün degil. Çünkü karsinizda duran kadin kimligini masanin tam orta yerine koyuveriyor ama anlattiklariyla dinler, irklar, bayraklar üstü bir anlayis sergiliyor.
Nereli oldugunuzdan baslayabilir miyiz?
Annem Lübnanli, babam da Mardin, Nusaybinli ama ben Adana’da dogdum.
Çok yer gördünüz anladigimiz kadariyla...
Çok. Öyle ki gittigimiz yerlerde kadinlarin sünnet oldugunu bile gördüm.
Türkiye’de degil herhalde...
Irak’ta bir köyde genç kizlarin evlenmeden önce sünnet edildigini gördük. Bazi erkeklerin sünnet olmayan kadinin elinden su bile içmedigini ögrendik. Haram diye bakiyorlar. Bana göre tarikat anlayisidir bu. Kadin konusu hakikaten çok önemli bir konu. Benim de elimde degil, her konuda kadinin yaninda oluyorum. Kavga eden bir kari koca varsa araya giriyorum hemen ya baristiriyorum ya da kadini koruyorum. Herhalde ileride kadinlara dair ya bir organizasyon yapacagim ya da bir dernek kuracagim.
Nedir bu kadinlara olan merhametiniz?
Hemcinslerime yazik ya... Mesela benim bir komsum vardi. Adamin hiçbir vasfi yok, okumamis ama kadina tüyleri diken diken edecek sözler sarfedebiliyor. Sanki evde bir köle ya da hizmetçi varmis gibi. Bu çok üzücü.
Siz nasil bir ailede büyüdünüz? Kadina nasil bakiliyordu ailenizde?
Biz on kardestik, bes kaldik. Bizde kadin bastirilirdi. Okuyorsan mutlaka ögretmen filan olmaliydin. Baska bir meslek düsünülmezdi. Zordu öyle bir aileden gelmek.
Ne açidan zordu en çok?
Yasakçi ve ahlakçi bir ailede olmak zordur. Mesela ben bir iliskiden çiktigim zaman uzun süre toparlanamiyorum. Arkadaslarim benim kronik yalniz oldugumu söylüyorlar. Ama öyle bir toplumdan geliyorum ki kolay adapte olamiyorum herseye. Üniversiteye gittigimde bile tek kasim vardi benim. Bayir Gülü gibiydim. Kasin ortasini almanin bir namussuzluk ve soysuzluk oldugunu düsünüyordum. Sonra aldigimda ise birkaç gece uyuyamamistim soysuzlastim mi diye. Bekaretini kaybetmekle es bir sey nerdeyse. Öyle bir sey ki bu agda yapmak bile çok ayip. Halbuki çok insani seyler bunlar. O yüzden üniversite hayatimi sakalli ve biyikli bir Rojin olarak geçirdim. “Pala Rojin’ derlerdi bana.
“BÜTÜN KADINLAR YALNIZ”
Mücadele ediyor muydunuz o dönem?
Ben ortaokuldayken bile kadinlarla ilgili bir sey oldugunda hemen tepki verirdim. Tuhaf bir sey bu. 80-90 yasina gelinceye kadar, kadinlarla ilgili çok önemli seyler yapacagimi hissediyorum yani. Bu konuda kendimi misyoner gibi hissediyorum. Belki de önceki hayatimda böyle bir durum vardi. Reenkarnasyona da inanirim çünkü. Hemcinslerimi seviyorum. En kendine güvenen kadin bile içimi ciz ettiriyor çünkü hepsi yalniz. En tepede bile olsa yalniz. Çünkü erkekler güçlü kadinlardan korkuyor. Zaten ya bosanmis oluyorlar, ya da dul. Bir kismi da çitirlara tercih ediliyor. Erkeklerimizin çogu yillarca savasta öldü, çogu da gay oldu. Korkunç bir durum.
Ya da artik suni döllenme yolutla kadinlar kendi kendilerine hayatlarina devam edecekler...
Ne kadar aci bir sey ama babasiz çocuk. Mesela annem habire ariyor beni “Kizim konustugun kimse var mi?” diye. Meraklaniyor benim için.
Var mi konustugunuz biri?
Herkesle konusuyorum ama özel biri yok.
Kadinlara karsi bu kadar merhametlisiniz. Peki ya iliskilerinizde siz nasil bir kadinsiniz?
Bende bir çeliski var. Birlikte oldugum insanin ayagini bile yikadigimi biliyorum. Çok kötü bir sey bu ama ne yapayim. Ben de böyleyim. Inanilmaz verici oluyorum sonra da çok itici oluyorum. Çok fedakarlik yapiyorum. Onlar da beni annesine benzetiyor. Hatta itildigim, kakildigim iliskilerde bile mutlu olabiliyorum.
Her kadinin içinde bu anlamda bir Kakilmis’lik var mi sizce?
Kakilmis’tan çok, bir Kak var içimizde. Çünkü ben vermeyi seviyorum, almayi degil ‘Fareler ve Insanlar’daki Lennie karakteri var ya. Ona benzetiyorum kendimi. Severken boguyorum. Bir türlü cool kadin olamadim yani.
Oysa çok da cool duruyorsunuz. Bir erkege çok da ihtiyaciniz yokmus gibi.
Güçlü duran, erkege ihtiyaci yokmus gibi duran kadin iliskide çok daha ezik davraniyor bence. Ingiliz takilan kadinlar ise daha çok yönlendiriyorlar erkegi. Ingilizler için önemli stratejileri yoktur, önemli çikarlari vardir derler ya. Aynen o hesap. Ben hiç öyle bir kadin olamadim. Herseyi bir anda söylerim.
“SÜREKLI TAKIP EDILIYORUM”
Aileniz nasil karsiliyor iliskilerinizi?
Annem her telefonda ‘Yok mu kimse?’ diye soruyor. Kürt kadin bile ne hale geldi, düsün.
Onlarin istedigi damat adayi nasildir?
Kürt olsun, yeter. Ama baktigin zaman yillarca Kürt damat diye tutturdular. En iyi damadimiz ise Türk olandi. Zor bela istedi ablami. Kavgalar çikti. Sekiz kere kapiya geldi. Dövdüler ama sonuca bak. Diger Kürtler ise tis. Hayatta hiçbir sey için iddiali konusmayacaksin. Maalesef ne kadar benim çocugum bunu yapmayacak dersen tam tersi oluyor. Hala diyorlar ki seni Türk birine vermeyiz ama kim takar? Ben de Kürt istemiyorum mesela. Kürt erkekleri bana çok kizabilir ama benim için insan olsun yeter.
Siz burada yalniz mi yasiyorsunuz?
Evet.
Burada yalniz yasamaniza ses çikarmiyorlar mi?
Sürekli bir takip halindeyim. Mesela programima gelip kontrol ettirdiklerini biliyorum.
Aile tarafindan mi takip ediliyorsunuz?
Tabii. Herkes biliyor, herkes haberdar nasil yasadigimdan. O yüzden pek de yalniz yasadigimi söyleyemem. Yalnizim ama evime kim giriyor, kim çikiyor herkesin bilgisi var. Zorlugu su aslinda. Kürtçe müzik yapiyorsunuz ve sinirlari var bunun. Ben sahnede çok konusurum, espri yaparim, hikayeler anlatirim. Ama agir abilerin surati asilir. Hoslanmazlar. Ben onlara Zulular diyorum. Afrika’nin en ilkel kabilesi gibi. Bir yerde memur olsaydim belki bu zorluklari yasamazdim. Internet siteme bile baksaniz yüzlerce e-mail var. “Rojin Baci neden omzun açik” diye yazan. Ilkel ve sekilci bir anlayis bu.
“KENDI DEGERLERIMIZDEN MUTSUZUZ”
Isin sanat kismindan çok Kürt kisminin öne çikiyor olmasi rahatsiz edici, degil mi?
Kesinlikle çok rahatsiz edici.
Kürtçe sözlü sarki söylemek de bir sorun mu burada?
Evet tabii, hala büyük sorun. Ama ben gülüyorum bunlara. Bana ne Britney Spears’in frikikinden ya da Jennifer Lopez’in ikizlerinden. Biz kendi degerlerimizden mutsuzuz. Benim yani basimdaki Ermeni kardesimin dili ne kadar güzel bir dil. Biz bu ülkeyi beraber kurtarmisiz Kurtulus Savasi’nda. Nedir bu birbirimize nefretimiz, kinimiz? Kaç bin kilometre öteden Amerikali’nin dili bize nasil kutsal geliyor, tapiniyoruz. Ama Kürtçe ya da Ermenice’yi begenmiyoruz. Hele bir de ben Ingilizce sarki söylesem olay oluyor. Bu ne kompleks, bu ne hastalikli durum. Kürtçe sarki söyleme olayinda da resmen 15 sene geriye gittik.
Neden bir anda geriye gittik sizce?
Son bir yilda oldu bu. Hrant’tan sonra diyelim. O bir milat gibi oldu denilebilir. Bu ülkede birileri bir seyleri korumaya çalisirken birileri de atese su serpmeye çalisiyor. Sen oksarken daha yavas yol aliyorsun, dokunuyorsun, bakiyorsun ama o bir anda sirak diye patlatiyor. Bozmak kolay olan. Insa etmek çok zor.
Burada Kürt olmanin nesi zor?
Ben mesela biraz dan dan konusan biriyim. Geçenlerde Taraf’ta bir röportajim çikti. Sonra bütün Kürt internet siteleri bana hücum etti. Sen nasil babam Kürt-Fasistti dersin diye. Adam küçücük bir çocugu dövüyor Türkçe konusma diye. Oysa ana dilini ögretmenin yolu bu mudur? Hayir. Devlet de babamin yaptiginin bir baska türlüsünü yapiyor, daha katisini.
“SOLCU ERKEK DEMOKRASIYI AYAKKABiSiYLA BERABER KAPi ÖNÜNDE BiRAKiYOR”
Türkiye’de Kürt milliyetçisi bir ailede yetistirilirken dengeleri nasil kurdunuz?
Çogul kisilik yasar hale geldim diyebilirim. Ortaokulda mesela babam Marks’in Kapital’ini verdi elime. Okulda filan da degildim. Evde baba veriyordu egitimi. Felsefe baslangiç ilkelerini ögrendim o yasta. O zaman eve bir sürü insan gelirdi. Misafirler yer, biz artiklari yeriz. Eve her örgütten gelen var ama 1980 dönemi bu. Herkes okur, kitaplari tartisirdi. Iste ben de bunu anlayamiyorum. O kadar okuyan insan nasil böyle korkunç iskenceler yapar?
Nasil bir iskenceden bahsediyorsunuz?
Ayni Gönül Yarasi’ndaki adam gibiydi. Disariya çok iyi ama aileye ilgisiz. Mesela adamin biri cezaevinde. Onun ihtiyacini karsilardi. Ama biz evde açiz, sefalet diz boyu. Bu bir çeliski degil mi? Solcu erkek demokrasiyi ayakkabisiyla beraber kapi önünde birakiyor. Eve girdikten sonra çok farkli. Abilerimiz vardi eve gelen örnegin. Hiç ummadigim birinin karisini dövdügünü ögrendim yillar sonra. Kadin yillarca gizlemis. Adam öyle demokrat takiliyor ki halbuki resmen tapiyorsun. Bunlari gördükçe de nefret ettim bu ikiyüzlülükten.
“HEPIMIZ BIRER HEDONIST MANYAK OLDUK”
Sizin nasil bir politik anlayisiniz olustu?
Valla bütün ideolojiler ölüyor; doguyor, yasiyor ve ölüyor. Aslolan bireyin kalitesi. Bireyci desinler, bilmem ne desinler. Umrumda degil. Örgütçülüge filan inanmiyorum. Kaliteli bireylere inaniyorum. Bakiyorum derneklere mesela. Ne kadar vasifsiz adam varsa orada. Burada bir yanlislik var o zaman. Ben Özgür Gündem’de yaziyorsam, Hürriyet’te de yazabilmeliyim. Öyle donanimli bir gazeteci olmaliyim diye düsünüyorum.
Bu donanim sadece egitimle mi mümkün sizce?
Hayir, yeterli degil. Kisilik çok önemli. Bakiyorsun adam çok iyi bir yazar, çok iyi bir sair ama sapik, hasta ruhlu. O kadar çok karsilasiyoruz ki bu tip seylerle. Nefsini terbiye etmek, zaaflarini törpülemek gibi birsey kalmadi. Hepimiz birer hedonist manyak olduk zevklerimize dalip. Bireycilikten kastim ego degil. Insan egosunu ne kadar törpülerse o kadar insandir diye düsünüyorum.