Kastamonu merkezinde 1956 yilinda 117 bakir isleyen, 2150 urgan isleyen ve 172 de dokuma atölyesinin bulunduguna dikkat çeken Üster, ”Simdi sanayiden söz ediyoruz. O yillarda otobüs klasörü üretimi yapan sanayimiz vardi. At arabasi imalati yapan isyerleri mevcuttu” dedi. Söylesisinde esnaflar arasindaki ahenk, yardimlasma ve sakalasmalara da deginen Hüseyin Üster, esnafin dini bayramlar öncesinde ve müsterilere yönelik davranislarini ise söyle anlatti: ”Dini bayramlarin arifesinde isyerlerinin bulundugu her bölgede dualar yapilirdi.Terzi ve kunduraci esnafinin disindaki tüm esnaf öglen saatlerindeki dua sonrasi isyerlerini kapatir ve bayram hazirliklarina baslardi. Esnafin müsteriye verdigi degeri de anlatmadan geçemeyecegim. Simdiki Banka Sokak diye bilinen yerde bir lokanta vardi. Memleketimizin önce gelen insanlari burada oturur o günün sartlarina göre eglenirlerdi. Yeni bir plak çiktiginda kesinlikle bir tane alinmazdi. Kim önce alirsa üç tane alirlardi. Bu pikaplardan biri lokantada kalirdi. Istanbul’a göçen bir büyügüm nakletmisti. 35 yil sonra ayni arkadas grubuyla bu lokantada toplanmislar ve sohbetler sirasinda yillar önce lokantaya hediye ettikleri plak çalinca çok duygulanmislar. Düsünebiliyor musunuz? 35 yil boyunca esnaf o plagi saklamis ve müsterisini memnun etmis.” Isadami Hüseyin Üster, Kastamonu’da üretime yönelik maullerin disariya gönderildigi dönemde kontrolden geçirildigini de ifade etti. Il disina toptan satisi yapilan urganlarin Ticaret Odasi Kontrol Memuru’nun denetiminden geçmeden pazara sunulamadigina isaret eden Üster, ”Rulolar halindeki urganlarin içersinde olaki agirlik yapsin diye yabanci bir cisim bulunsun, bu kontrol memuru aninda furçayla zifti o mamule sürerdi. Sürülen bu kara zift, o hileli üretimi yapan kisinin alnina sürülen kara bir leke anlamina gelirdi. Bu denetim sayesinde Kastamonu urganlarindan en küçük bir sikayet bile gelmemistir” diye konustu. O günlerin ölçü birimi olan ”Okka” hakkinda da bilgi veren ve bir ”Okka”nin 1 kilo 283 gr geldigini hatirlatan Üster, kendisinin en son ”Okka” ile tereyagi aldigini ifade etti. O yillarda is hayatinda kullanilan bazi önemli sözleri de katilimcilarin bilgisine sunan Üster, sözlerini söyle tamamladi: ”Herhangi bir yerde haddini asan ve oturacak yeri bilmeyenlerle ilgili oldukça ilgi çekici halk deyisleri vardi. Bunlardan bir tanesi, ”Oturacak yerini bilmeyen insan, pantolonunu fazla eskitir.” Bir digeri, ”Burnuna sarimsak dayamis, gül kokusu bekler”gibi. Bunlarin hepsi bir anlam ifade eder.” murat köse |